Dünya Böbrek Günü
11 Mart 2021

Dünya Böbrek Günü ve Böbrek Sağlığı-Uz.Dr.Oktay ÖZKAN.pptx


11 MART DÜNYA BÖBREK GÜNÜ ve BÖBREK SAĞLIĞI

 

      Böbrekler kanımızda metabolizma sonucunda oluşmuş zararlı maddeleri idrarla atarken, yararlı maddelerin atılmasına izin vermezler.  

      Ayrıca böbrekler, gerek suyun, gerekse de sodyum ve potasyum gibi farklı yapıdaki tuzların fazlasını idrarla vücuttan atarlar.

      Böylece tüm organların sağlıklı bir şekilde çalışması için uygun ortamı sağlarken kan basıncımızı (tansiyonumuzu) da dengede tutarlar.

      Dünya genelinde her 10 kişiden birisi

      Yaklaşık 850 milyon böbrek hastası

      Türkiye’de her 6-7 erişkinden birinde çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığı

      Yaklaşık 9 milyon

      Kronik Böbrek Hastalığı dünyada ve ülkemizde salgın halini almış önemli bir halk sağlığı sorunu

      Böbrek nedeniyle her yıl 2.500.000 insan hayatını kaybediyor.

      Son 25 yılda böbrek hastalığı sıklığı %30 artmıştır

      Dünyadaki tüm ölümlerin %4,5’i kronik böbrek hastalığı sebebiyle

      Kalp damar hastalıkları, kanser, KOAH gibi birçok hastalıkta ölüm oranlarında azalma olmasına karşın, kronik böbrek hastalığında giderek artmaktadır.

      1990 yılında ölüm nedeni olarak 17.sırada iken

      Günümüzde 12.sıraya yükseldi

      VE 2040 yılında 5.sıraya yükselmesi bekleniyor

      Hastalar genellikle hastalıklarının farkında değildirler

      Hastalık farkındalığı yüzde 10’un altında

      Bu durum erken tanı ve tedaviye imkan vermemektedir.

      Düşük farkındalık nedeniyle hastalık son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) evresine ilerlemekte, kötü yaşam kalitesi ile hastanın sağlığını tehdit etmekte, engellilik ve ölüm oranlarının artmasına neden olmaktadır.

      Böbrek hastalığı erken saptanırsa sıklıkla önlenebilir veya en azından ilerlemesi geciktirilebilir.

      Erken saptamak önemli bunun için böbreklerimizi kontrol etmemiz gerekiyor

      Rakamlar bu kadar ürkütücü iken böbrekleri bozulmadan korumak basit bazı önlemlerle ve hasta-hekim işbirliğiyle mümkün

      Sağlıklı beslen

      Tuzu azalt

      Sigara içme

      Yeterli su iç

      Gereksiz ilaç kullanma (özellikle ağrı kesici, antibiyotik vb.)

      Hareketli ol, egzersiz yap, ideal kilonu koru

      Kan basıncınızı ve kan şekerinizi düzenli olarak ölçtür

      Risk grubunda isen düzenli böbrek taramalarını yaptır

      Çok su içmek böbreklerinizi korumaz ancak az su tüketmek böbrek hastalığına neden olabilir.

      Bu yüzden ihtiyacımız olduğu kadar suyu, susamayı beklemeden, günlük olarak düzenli tüketmeliyiz. Kış ayları için günde 1.5-2 lt yeterli iken yaz aylarında 2-2.5 lt’ye çıkarmalıyız.

      İdeal olarak vücudun sıvı ihtiyacının yarısından fazlasını doğrudan sudan temin etmeliyiz geri kalan sıvı ihtiyacımızı su dışındaki içeceklerden ve yiyeceklerden de sağlayabiliriz.

      Özellikle yaşlı insanların susama hissi azaldığından su ihtiyaçlarını karşılayamazlar ve böbrek hastalıkları ortaya çıkar. Günlük ihtiyaçları olan suya ulaşmaları ailenin diğer fertleri tarafından sağlanmalı

       Örneğin bardak boyutlarını büyütülerek, günlük ihtiyacı olan suyu masa üstündeki cam sürahiye koyarak ve su içmeleri konusunda dönem dönem uyararak bunu başarabilirler.

      Zannedilenin aksine polikistik böbrek hastalığı, tubulointertisyel böbrek hastalıkları ve böbrek taşı dışında çok su içmenin böbreklere herhangi bir faydası olduğuna dair yeterince tıbbi kanıt yoktur.

      Böbrekler vücudun tuz dengesini ayarlarlar.

      Sağlıklı böbrekler başlangıçta fazla tuzla baş edebilirler ancak zamanla fazla tüketilen tuz böbrek sağlığını bozar.

      Fazla tuz tüketimi hipertansiyon, damar hastalıkları ve böbrek taşına sebep olur.

      Günlük tuz alımı 18 gram/gün’ler seviyesinden 14 gram/gün seviyesine gerilemesine rağmen halen hedeflenen değerden çok uzaktır

      Hedef 5-6 gram/gün tuz tüketimi

      Tuzun çoğunluğu yemek hazırlanırken konmakta, masadaki tuzlukla alınan tuz günlük tuz alımımızın çok az bir kısmını içermektedir. Öncelikle tuzun fazla olduğu besinler bilinip bunların kullanımından uzak durmalıyız. Örneğin ketçap, salça, turşu, sucuk, cips, yemek sosları, et suyu, hazır çorba, kraker...

      Hepimiz çay içmeye 3-5 şekerle başlamadık mı? Artık tek şekerli çay bile bir çoğumuza şekerli gelmeye başladı. Benzer şekilde tuz kullanımını da zamanla azaltarak damak zevkiniz buna uyum sağlayacaktır.

      Baharatlar kullanarak tuza olan özleminiz azalabilir.

      Masalardaki tuzlukları kaldırmak bir çözüm olabilir.

      Yapay tuzlarda çoğunlukla sodyum tuzu yerine potasyum tuzu vardır, özellikle hipertansiyon ve böbrek yetmezliği hastaları bu yapay tuzları kullanmadan önce hekimlerini bilgilendirmeliler.

      Sigara bir çok hastalığa yol açtığı gibi böbrek damarlarını etkileyerek böbrek hastalıklarını da kolaylaştırmakta ve artırmaktadır.

      Sigara içilmesi, idrarla albümin atılımını artırır, kan basıncını yükseltir ve böbrek fonksiyonlarının bozulmasına yol açar.

      Sigara içenler mesane ve böbrek kanseri riskiyle karşı karşıyadırlar.

      Sigaranın mutlaka bırakılması gerekir.

      Fazla ve uzun süreli protein alımı ve bunların parçalanması sonrasında açığa çıkan azot içeren toksik maddeler böbrek hastalığına sebep olabilmekte.

      Proteinden zengin-karbohidrattan fakir diyetler konusunda halkımız daha dikkatli olmalı. Yüksek oranda protein tüketilmesi idrarda daha fazla kalsiyumun atılmasına dolayısıyla böbrek taşı oluşumuna da neden olabiliyor.

      Kalbi korumaya yönelik yapılan düzenli spor ve egzersizler, sağlıklı ve düzgün yaşama önerileri, kan şekeri ve kolesterolünün kontrolü gibi öneriler böbrek sağlığı açısından da önemli ve gereklidir.

      Dengeli beslenerek ideal kilomuzu korumalıyız. Mümkünse spor yaparak ideal kilomuzu korursak obezitenin sebep olduğu böbrek hastalıklarından korunabiliriz.

      Obezite yalnızca böbrek yetmezliği yapmaz aynı zamanda böbrek kanserleriyle ve de böbrek taşı oluşumunda da karşımıza çıkıyor.

      Vücut kitle indeksimizi hesaplayarak (kg/m2) 25’in üzerindeyse dengeli beslenip spor yaparak böbrek hastalığı riskimizi azaltabiliriz.

      Ülkemizde ve dünyada son dönem böbrek yetmezliğinin en sık sebepleri diyabet ve hipertansiyondur, maalesef her iki hastalığında görülme sıklığı gün geçtikçe artmakta.

      “Suyu çok içiyorum” ”İdrarımda azalma yok” diye düşünerek basit idrar ve kan testleriyle tanı konabilecek olan böbrek hastalarının düzenli kontrollerini yaptırmamaları çoğu zaman böbrek hastalıklarının geç dönemde tanınmasına yol açıyor.

      En önemli ve en sık böbrek hastalığı sebebi

      Tüm dünyada 1995’te 135.000.000 olan diyabetik hasta sayısı

      Şu an 465.000.000 (%9.3)

      2045’te 700.000.000’a yükselecek

      Ülkemizde ise 1995 %5.2

      1998 %7.2

      2008 %12.7

      2010 %13.7

      Diyabetik bireylerde kronik böbrek hastalığı riski en az 2 kat artmıştır

      Hastaların %40´ında böbrek hastalığı gelişmektedir

      CREDİT çalışmasında, ülkemizde diyabetiklerin %32,4’ünde kronik böbrek hastalığı saptanmıştır.

      Diyabet regülasyonu, ideal kilonun korunması, hareket, sigaradan uzak durmak, sağlıklı beslenmek, kolesterol regülasyonu, tansiyon regülasyonu

      Tip 1 DM’ler tanının beşinci yılından itibaren, tip 2 diyabetik hastalar ise tanı anında idrar albuminüri ve böbrek fonksiyon testlerini kontrol ettirmeli, tansiyon ölçümlerini yaptırmalılar

      Sonuçları normal bile olsa yılda bir defa kontrollerine devam edilmeli

      Böbrek yetmezliği olan hastaların neredeyse tamamında hipertansiyon gelişir.

      Hipertansiyon da afferent arteriyol duvarında hiyalinizasyon ve skleroza sebep olarak böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilir.

      Yani böbrek yetmezliği hipertansiyona, hipertansiyon da böbrek yetmezliğine sebep olur.

      Ülkemizde sekonder hipertansiyonun en sık sebebi kronik böbrek hastalığı iken hipertansiyon, son dönem böbrek yetmezliğinin en sık sebepleri arasındadır.

      Dünyada 1,2 milyar hipertansif hasta

      Ülkemizde erişkinlerde hipertansiyon sıklığı %30-33

      Ülkemizde hipertansiyonun farkındalığı %55

      İlaç kullanım oranı %47,5

      Kan basıncı kontrol oranı tedavi alanlarda bile %54

      Hipertansiyona bağlı kalp-damar hastalıkları nedeniyle her yıl 10 milyon kişi hayatını kaybetmektedir.


Op.Dr.Oktay ÖZKAN
SBÜ Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Nefroloji Kliniği