Alzheimer Nedir?
Bunama;
yerleşmiş, var olan, edinilmiş olan zihnin sonradan yitirilmesi anlamını
taşımaktadır.
Sosyal ve iş hayatını etkileyen sinsi ve ilerleyici bir hastalıktır.
Bunamanın
birçok tipi vardır. Alzheimer hastalığı bunama vakalarının %50-70'ini oluşturur
ve
bunamanın en sık nedenidir. Alzheimer hastalığının sebebi tam olarak
bilinmemekle
birlikte,
genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu gözlemlenmiştir. Tüm Alzheimer
hastalığı
olgularının %1'inden azı kalıtsal olma özelliği taşır. Genel kabul görmüş risk
faktörleri
yaş, kadın cinsiyet ve aile öyküsüdür. Hipertansiyon, diyabet, kolesterol
yüksekliği
gibi
bazı kronik hastalıklar, düşük eğitim seviyesi, düşük sosyo-ekonomik düzey,
toksik
maddelere
maruz kalmak, östrojen eksikliği, menopoz, enfeksiyon, beslenme
yetersizlikleri,
vitamin
B12 eksikliği, hipotiroidi, inme gibi çok sayıda risk faktörünün de Alzheimer
hastalığının
ortaya çıkmasında etkisi olabileceği düşünülmektedir. Alzheimer hastalığı
ilerleyici
özürlülük, bağımlılık ve sonunda ölüme neden olur.
Kısa dönemli bellek kaybı
Alzheimer hastalığının ana özelliğidir. Bu, günlük yaşantıya yeni
konuların unutulması,
soruların tekrarlanması ve randevuların kaçırılması şeklinde yansır.
Bellek bozukluğuna
çoğunlukla yemek pişirme, araç sürme ve alışveriş yapma gibi yürütücü
işlev bozuklukları da
eşlik eder ve bu günlük yaşam aktivitelerindeki ilerleyici bozulmadan
sorumludur. Hastalığın
ilerlemesiyle birlikte, konuşma bozukluğu, yol bulamama, hesap
yapamama ortaya çıkar.
Hafıza ve yürütücü işlevlerdeki bozulmanın yanı sıra, duygu kontrolü
ve çevreye olan ilginin
azalması gibi klinik özellikler eklenebilir, düşünce içeriği fakirleşir ve
kişilik değişiklikleri de
gelişebilir. Uyku bozuklukları yaşam kalitesini bozan diğer bir bulgu
olarak karşımıza
çıkabilir. Alzheimer hastalığının son evresinde hastalar yatağa bağımlı hale
gelir, yatak yarası
enfeksiyonları, akciğer embolisi veya enfeksiyonu, üriner enfeksiyon,
beslenme bozuklukları
gibi durumların yarattığı olumsuz sonuçlar başlıca ölüm nedenlerini
oluşturur. Ortalama sağ
kalım 10 yıldır, ancak 20 yıl yaşayan hastalar da vardır.
Alzheimer hastalığının
ilerlemesini durdurmak ya da yavaşlatmak mümkünken hastalığı
tamamen yok etmek mümkün
değildir. Koruyucu yaklaşımlar günümüzde ilgi odağı haline
gelmiştir. Koruyucu
yaklaşımlardan en önemlisi olan beslenme, Alzheimer hastalığı ile
yakından ilişkilidir.
Bugüne kadar yapılmış olan çalışmalarda vitamin ve minerallerin
Alzheimer hastalığı
tedavisinde olumlu etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca yüksek
miktarda sebze, tam tahıl
ürünleri, zeytinyağı, kakao, düşük miktarda hayvansal ve doymuş
yağ ve rafine
karbonhidrat içermeyen Akdeniz diyetinin Alzheimer hastalığı sıklığını
azalttığı
belirtilmektedir. Yüksek
tansiyon, yüksek kolesterol düzeyi, diyabet ve yüksek vücut kitle
indeksi gibi faktörlerin
kontrol altında tutulması riski azaltmak için önemlidir. Bunların yanı
sıra sigaranın
bırakılması, kaliteli uyku uyumak, düzenli yürüyüş yapmak, zihinsel aktivite
(kitap oluma, bulmaca
çözme) riski azaltmada etkilidir. İşitme kaybı, depresyon gibi sağlık
sorunları var ise mutlaka
tedavi edilmelidir. Asetikolinesteraz inhibitörleri ve NMDA reseptör
antagonisti, günümüzde
kanıta dayalı tıp bilgisiyle Alzheimer hastalığı tedavisinde etkileri
gösterilmiş ilaçlardır.
İlerleyen yaş ile
birlikte, unutkanlıkları fark edilen, ya da aklı artık daha kolay karışan, ya
da
eskiden yaptığı pek çok
şeyi artık çok da kolay yapamayan kişilerde bu bulgular bunamanın
bir başlangıcı olabilir.
Bu gibi durumlarda "yaşlılıktır" demeyip bir hekime başvurmalıdır.
Uz. Dr. Ayla ÇULHA OKTAR
SBÜ Haseki Eğitim ve
Araştırma Hastanesi
Nöroloji Kliniği