DÜNYA BÖBREK GÜNÜ ve BÖBREK SAĞLIĞI
Böbrekler kanımızda metabolizma sonucunda oluşmuş
zararlı maddeleri idrarla atarken, yararlı maddelerin atılmasına izin
vermezler. Ayrıca böbrekler, gerek suyun, gerekse de sodyum ve potasyum
gibi farklı yapıdaki tuzların fazlasını idrarla vücuttan atarlar. Böylece tüm organların sağlıklı bir şekilde çalışması
için uygun ortamı sağlarken kan basıncımızı (tansiyonumuzu) da dengede
tutarlar. Dünya genelinde her 10 kişiden birisi, yaklaşık
850 milyon böbrek hastası, Türkiye’de her 6-7 erişkinden birinde çeşitli
evrelerde kronik böbrek hastalığı, yaklaşık 9 milyon Kronik Böbrek
Hastalığı dünyada ve ülkemizde salgın halini almış önemli bir halk sağlığı
sorunudur. Böbrek nedeniyle her yıl 2.500.000 insan hayatını kaybediyor.
• Son 25 yılda böbrek hastalığı sıklığı
%30 artmıştır.
• Dünyadaki tüm ölümlerin %4,5’i kronik
böbrek hastalığı sebebiyle meydana gelmektedir.
• Kalp damar hastalıkları, kanser, KOAH
gibi birçok hastalıkta ölüm oranlarında azalma olmasına karşın, kronik böbrek
hastalığında giderek artmaktadır.
• 1990 yılında ölüm nedeni olarak
17.sırada iken; günümüzde 12.sıraya yükseldi VE 2040 yılında 5.sıraya
yükselmesi bekleniyor.
• Hastalar genellikle hastalıklarının
farkında değildirler. Hastalık farkındalığı yüzde 10’un altındadır ve bu
durum erken tanı ve tedaviye imkan vermemektedir. Düşük farkındalık nedeniyle
hastalık son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) evresine ilerlemekte, kötü yaşam
kalitesi ile hastanın sağlığını tehdit etmekte, engellilik ve ölüm oranlarının
artmasına neden olmaktadır.
• Böbrek hastalığı erken saptanırsa
sıklıkla önlenebilir veya en azından ilerlemesi geciktirilebilir. Erken
saptamak önemli bunun için böbreklerimizi kontrol etmemiz gerekiyor. Rakamlar
bu kadar ürkütücü iken böbrekleri bozulmadan korumak basit bazı önlemlerle ve
hasta-hekim işbirliğiyle mümkündür.
• Sağlıklı beslen,
• Tuzu azalt,
• Sigara içme,
• Yeterli su iç,
• Gereksiz ilaç kullanma (özellikle ağrı
kesici, antibiyotik vb.),
• Hareketli ol, egzersiz yap, ideal
kilonu koru,
• Kan basıncınızı ve kan şekerinizi
düzenli olarak ölçtür,
• Risk grubunda isen düzenli böbrek
taramalarını yaptır,
• Çok su içmek böbreklerinizi korumaz
ancak az su tüketmek böbrek hastalığına neden olabilir. Bu yüzden ihtiyacımız
olduğu kadar suyu, susamayı beklemeden, günlük olarak düzenli tüketmeliyiz. Kış
ayları için günde 1.5-2 lt yeterli iken; yaz aylarında 2-2.5 lt’ye
çıkarmalıyız.
• İdeal olarak vücudun sıvı ihtiyacının
yarısından fazlasını doğrudan sudan temin etmeliyiz geri kalan sıvı
ihtiyacımızı su dışındaki içeceklerden ve yiyeceklerden de sağlayabiliriz.
• Özellikle yaşlı insanların susama
hissi azaldığından su ihtiyaçlarını karşılayamazlar ve böbrek hastalıkları
ortaya çıkar. Günlük ihtiyaçları olan suya ulaşmaları ailenin diğer fertleri
tarafından sağlanmalıdır. Örneğin bardak boyutlarını büyütülerek, günlük
ihtiyacı olan suyu masa üstündeki cam sürahiye koyarak ve su içmeleri konusunda
dönem dönem uyararak bunu başarabilirler.
• Zannedilenin aksine polikistik böbrek
hastalığı, tubulointertisyel böbrek hastalıkları ve böbrek taşı dışında çok su
içmenin böbreklere herhangi bir faydası olduğuna dair yeterince tıbbi kanıt
yoktur.
• Böbrekler vücudun tuz dengesini ayarlarlar.
Sağlıklı böbrekler başlangıçta fazla tuzla baş edebilirler ancak zamanla fazla
tüketilen tuz böbrek sağlığını bozar. Fazla tuz tüketimi hipertansiyon, damar
hastalıkları ve böbrek taşına sebep olur. Günlük tuz alımı 18 gram/gün’ler
seviyesinden 14 gram/gün seviyesine gerilemesine rağmen halen hedeflenen
değerden çok uzaktır. Hedef 5-6 gram/gün tuz tüketimidir. Tuzun çoğunluğu yemek
hazırlanırken konmakta, masadaki tuzlukla alınan tuz günlük tuz alımımızın çok
az bir kısmını içermektedir. Öncelikle tuzun fazla olduğu besinler bilinip
bunların kullanımından uzak durmalıyız. Örneğin ketçap, salça, turşu, sucuk,
cips, yemek sosları, et suyu, hazır çorba, kraker... Hepimiz çay içmeye 3-5
şekerle başlamadık mı? Artık tek şekerli çay bile birçoğumuza şekerli gelmeye
başladı. Benzer şekilde tuz kullanımını da zamanla azaltarak damak zevkiniz
buna uyum sağlayacaktır. Baharatlar kullanarak tuza olan özleminiz azalabilir. Masalardaki
tuzlukları kaldırmak bir çözüm olabilir. Yapay tuzlarda çoğunlukla sodyum tuzu
yerine potasyum tuzu vardır, özellikle hipertansiyon ve böbrek yetmezliği
hastaları bu yapay tuzları kullanmadan önce hekimlerini bilgilendirmeliler.
• Sigara birçok hastalığa yol açtığı
gibi böbrek damarlarını etkileyerek böbrek hastalıklarını da kolaylaştırmakta
ve artırmaktadır. Sigara içilmesi, idrarla albümin atılımını artırır, kan
basıncını yükseltir ve böbrek fonksiyonlarının bozulmasına yol açar. Sigara
içenler mesane ve böbrek kanseri riskiyle karşı karşıyadırlar.
• Sigaranın mutlaka bırakılması gerekir.
• Fazla
ve uzun süreli protein alımı ve bunların parçalanması sonrasında açığa çıkan
azot içeren toksik maddeler böbrek hastalığına sebep olabilmekte. Proteinden
zengin-karbohidrattan fakir diyetler konusunda halkımız daha dikkatli olmalı.
Yüksek oranda protein tüketilmesi idrarda daha fazla kalsiyumun atılmasına
dolayısıyla böbrek taşı oluşumuna da neden olabiliyor.
• Kalbi korumaya yönelik yapılan düzenli spor
ve egzersizler, sağlıklı ve düzgün yaşama önerileri, kan şekeri ve
kolesterolünün kontrolü gibi öneriler böbrek sağlığı açısından da önemli ve
gereklidir.
• Dengeli beslenerek ideal kilomuzu
korumalıyız. Mümkünse spor yaparak ideal kilomuzu korursak obezitenin sebep olduğu
böbrek hastalıklarından korunabiliriz.
• Obezite yalnızca böbrek yetmezliği yapmaz
aynı zamanda böbrek kanserleriyle ve de böbrek taşı oluşumunda da karşımıza
çıkıyor.Vücut kitle indeksimizi hesaplayarak (kg/m2) 25’in üzerindeyse dengeli
beslenip spor yaparak böbrek hastalığı riskimizi azaltabiliriz.
• Ülkemizde ve dünyada son dönem böbrek
yetmezliğinin en sık sebepleri diyabet ve hipertansiyondur, maalesef her iki
hastalığında görülme sıklığı gün geçtikçe artmakta.
• “Suyu çok içiyorum” ”İdrarımda azalma yok”
diye düşünerek basit idrar ve kan testleriyle tanı konabilecek olan böbrek
hastalarının düzenli kontrollerini yaptırmamaları çoğu zaman böbrek
hastalıklarının geç dönemde tanınmasına yol açıyor.
• En önemli ve en sık böbrek hastalığı sebebi,
tüm dünyada 1995’te 135.000.000 olan diyabetik hasta sayısı şu an 465.000.000
(%9.3) iken 2045’te 700.000.000’a yükselecektir.
• Ülkemizde ise; 1995’te %5, 1998’de %7.2, 2008’de %12.7, 2010’da
%13.72 dir.
• Diyabetik bireylerde kronik böbrek
hastalığı riski en az 2 kat artmıştır
• Hastaların %40´ında böbrek hastalığı
gelişmektedir. CREDİT çalışmasında, ülkemizde diyabetiklerin %32,4’ünde kronik
böbrek hastalığı saptanmıştır.
• Diyabet regülasyonu, ideal kilonun
korunması, hareket, sigaradan uzak durmak, sağlıklı beslenmek, kolesterol
regülasyonu, tansiyon regülasyonu
• Tip 1 DM’ler tanının beşinci yılından
itibaren, tip 2 diyabetik hastalar ise tanı anında idrar albuminüri ve böbrek
fonksiyon testlerini kontrol ettirmeli, tansiyon ölçümlerini yaptırmalılar
• Sonuçları normal bile olsa yılda bir
defa kontrollerine devam edilmeli
• Böbrek yetmezliği olan hastaların
neredeyse tamamında hipertansiyon gelişir.
• Hipertansiyon da afferent arteriyol
duvarında hiyalinizasyon ve skleroza sebep olarak böbrek yetmezliği ile
sonuçlanabilir.
• Yani böbrek yetmezliği hipertansiyona,
hipertansiyon da böbrek yetmezliğine sebep olur.
• Ülkemizde sekonder hipertansiyonun en
sık sebebi kronik böbrek hastalığı iken hipertansiyon, son dönem böbrek
yetmezliğinin en sık sebepleri arasındadır.
• Dünyada 1,2 milyar hipertansif hasta
vardır.
• Ülkemizde erişkinlerde hipertansiyon
sıklığı %30-33’tür ve hipertansiyonun farkındalığı %55’tir.
• İlaç
kullanım oranı %47,5’dir ve kan basıncı kontrol oranı tedavi alanlarda bile %54
‘tür. Hipertansiyona bağlı kalp-damar hastalıkları nedeniyle her yıl 10 milyon
kişi hayatını kaybetmektedir.
Uz.Dr.Oktay ÖZKAN
SBÜ Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Nefroloji Kliniği