3 MART DÜNYA KULAK ve İŞİTME GÜNÜ
İskoçyalı ünlü bilim adamı Alexander Graham Bell’in işitme engelliler üzerine yaptığı çalışmalar üzerine, doğum günü olan 3 Mart (1947) Dünya Kulak ve İşitme Günü olarak tüm dünyada kabul edilmektedir.
Bireyler arasındaki iletişimin en önemli parçası konuşma yeteneğidir ve konuşma yeteneği ancak sağlıklı işitme ile sağlanmaktadır. Temelde konuşma anne karnından itibaren duyduğumuz sesli uyaranlara maruz kalmamız sonucunda gerçekleşen uzun bir süreçtir.
İşitmenin konuşma ve iletişim üzerindeki bu önemi yeni doğan döneminde bebeklere yapılan işitme tarama testlerini ülkemizde ve tüm dünyada zorunlu hale getirmiştir. Ülkemizde 2004 yılında başlatılan "Ulusal Yeni Doğan İşitme Taraması Kampanyası" ile tüm bebeklerin hastanelerden taburcu olmadan önce işitmelerinin güvenli ve doğru olarak test edilmesi sağlanmaktadır.
Yapılan araştırmalar işitme kaybının saptanması bakımından en kritik dönemin "yeni doğan dönemi" olduğunu ortaya koymaktadır. Sağlıklı yeni doğanlarda konjenital işitme kaybı oranının % 0,1– 0,6 arasında olduğu bilinmektedir. Konjenital işitme kaybının ilk üç ayda belirlenmesi ve erken rehabilitasyonu ile çocukların konuşma ve lisan yeteneklerinin; duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimlerinin daha başarılı olduğu bilinmektedir.
İleri derecede işitme kaybına sahip olan bebeklerin erken dönemde tespit edilememesi bu bebeklerin dil gelişimin durmasına ve bununla birlikte zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimi yavaşlamasına neden olmaktadır. Doğduktan sonra en geç altı ay içinde işitme engeli teşhisi konan ve gerekli tedavi sağlanan ve özel eğitime alınan bebeklerin konuşma becerisi normal yaşıtlarına benzer seviyede gelişebilir.
Aynı zamanda ilerleyen yaşlarda fark edilemeyen okul çağındaki çocukların edinsel işitme kaybına sahip olması ise okul döneminde başarısızlık, psikolojik olarak toplumdan uzaklaşma, içine kapanıklık ve sosyal yönden başarısızlık gösterebilirler.
İşitme, bebeklerde olduğu kadar yetişkinlik dönemi için de oldukça önemlidir. İnsanlar yaşlandıkça işitme kaybı riskinin arttığı, 65 yaşını geçen her 3 kişiden birinin işitme kaybı güçlüğü yaşadığı bilinmektedir. Yetişkinlik döneminde edinsel işitme kaybı bireyin sosyal çevreden izolasyonuna neden olmaktadır.
Müdahale edilmeyen işitme kayıplı yetişkin bireylerde toplum içerisinde insanlarla iletişim ve genel hayat kalitesi üzerindeki olumsuz etkileri oldukça önelidir. Bu bireylerde konuşulan kelimelerin anlaşılamaması nedeniyle öfke, sinirlilik ve toplumdan uzaklaşması gibi sebeplerden depresyon gibi birçok faktöre neden olduğu bilinmektedir. Uzun süreli tedavi edilemeyen işitme kayıplı yetişkinlerin gerekli medikal veya işitme cihazı tedavisi sonrasında dahi konuşulan dilin anlamlandırılmasını zora soktuğu bilinmektedir.
İşitmenin bu büyük önemi yenidoğan döneminden itibaren işitme sağlığının korunmasını ve ilerleyen dönemlerde belirli aralıklarla işitme değerlendirilmesinin yapılmasını gerekli kılmaktadır.
Odyolog Nurcan ÜNAL
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Kulak Burun Boğaz Kliniği