Plastik Cerrahi Bölümü, tam ismiyle
Plastik, Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi, modern tıbbın son yüzyıl içerisinde
ortaya çıkmış genç bir branşıdır. İsmindeki plastik ifadesi eski Yunancada “şekillendirmek,
oluşturmak” anlamına gelen “plasticos” kelimesinden gelir. Plastik cerrahinin
temel amacı en basit tanımlama ile şekil ve fonksiyonu geri kazandırmaktır.
Branş isminde yer alan estetik ifadesi,
plastik cerrahinin rekonstruksiyon amaçlı tanımlanmış tekniklerinin aslında sağlıklı
olan kişilerde görünüşü daha cazip ve göze hoş gelen hale getirmek amacıyla kullanıldığı
kısmını ifade eder. Estetik amaçlı girişimleri gerçekleştirmek için yetkilendirilmiş
yegane bolumdur. Rekonstruktif ifadesi ise ister doğumsal, ister sonradan kaza,
kanser vs sebeplerle kazanılmış olsun, sekil ve fonksiyonu geri kazandırma amaçlı
işlemleri gerçekleştiren kısmını belirtir. Plastik cerrahinin temel ilgi alanları
arasında: cerrahi ve cerrahi olmayan estetik işlemler, doku eksikliklerinin
giderilmesi, acık yaraların kapatılması, yanık sonrası yeniden oluşturma işlemleri,
yüz kemiklerinin kırıklarının ve doğumsal kafa/yüz şekil bozukluklarının düzeltilmesi,
yarık damak/dudak düzeltilmesi, el cerrahisi, doğumsal el anomalilerinin (bitişik
ve fazla parmaklar, eğrilikler, eksik gelişimler vs.) düzeltilmesi ve mikro
cerrahi ve doku nakilleri (yüz nakli, uzuv nakilleri) yer alır. Diğer birçok
bölümün aksine belirli bir organ veya sistem etrafında değil, belirli teknikler
çevresinde oluşturulmuş, baş tepesinden, ayak parmak tırnak ucuna kadar tüm vücutta
ameliyatların gerçekleştirildiği -belki de tek- bölümdür.
Özellikle insanlık tarihinin en yıkıcı çatışmaları
olan dünya savaşları çok sayıda insanın ölümüne sebep olmanın yanında çok daha fazlasını
sakat bırakmış, giderek artan yıkıcı
kuvvete sahip silahların kullanılması
ile insanlar ömür boyu bu yaralanmalara bağlı sekil bozuklukları ve organ işlev
kayıpları ile yaşamak zorunda kalmıştır. Bu noktada, bir ihtiyaçtan doğan
modern plastik cerrahinin kurucusu İngiliz kökenli Yeni Zelandalı bir KBB
hekimi olan Harold Gillies’dir. Gillies 1. Dünya Savaşı’nda da orduya katılarak
saha cerrahı olarak çalıştıktan sonra, İngiltere Londra’da kurularak 1. Dünya
Savaşı gazilerine tahsis edilen ve kendisinin bastakipligini yaptığı Queen Mary
Hospital’de savaş yaralanmalarına bağlı yüz kırıkları, doku eksiklikleri, organ
kayıpları yaşayan birçok hastanın daha önce tanımlanmamış birçok yeni teknik
ile başarılı şekilde tedavilerini gerçekleştirmiştir.
Modern plastik cerrahinin kuruluşu çok yakın
tarihli olsa da yapılan araştırmalar aslında kökenlerinin M.Ö 2500’de Eski
Mısır’a kadar uzandığını göstermektedir. Burun kesmenin hırsızlık ve çeşitli suçlar
için yaygın bir cezalandırma yöntemi olduğu Hindistan’da Sushuta Samhita tarafından
M.Ö 800’lü yıllarda alından doku transferi ile burun rekonstrüksiyonu yapıldığı
bilinmektedir. Daha sonrasında bu yöntemler Rönesans ve coğrafi keşifler sırasında
batılı hekimler tarafından öğrenilerek kendi ülkelerinde tanıtılmış ve modern
plastik cerrahinin kökenleri atılmıştır.
Sürekli yeni teknikler ve
innovasyonlarin geliştirildiği dinamik bir branş olan plastik cerrahi ufku her gün
daha öteye taşımakta ve her gün daha fazla insanın yasadığı sıkıntılara çare
getirmektedir. Diğer birçok branşta olduğu gibi ülkemiz plastik cerrahları da dünyada
hakkettikleri konuma ve prestije ulaşmış, dünyada plastik cerrahinin gelişimine
büyük katkıda bulunmuş ve bulunmaya devam etmektedir.
Op. Dr. Alper Burak USLU
Plastik, Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı